Beykoz'u her hali ile her bir köşesi ile seviyoruz...vakit buldukça da uzun mesafeli yürüyüşler ile gördüğüm aksaklıkları, kötü görüntüleri tam 30 yıldır gerek yazdığımız gazetelerde, gerekse sonradan gelişen sosyal medya araçları vasıtasıyla aktarma gayretinde olduk.
Tabii ki o eski gençlik enerjimiz de kalmadı, ilk başlarda Kavacık'tan Beykoz Merkeze yürüdüğüm yolda gördüklerimi haber yaptığım çok anlar oldu. Bu kez o günlere göre biraz kısa, ancak benim için uzun sayılacak Paşabahçe'den başlayıp, Ortaçeşme, Akbaba yoluyla Şahinkaya'da son bulan yürüyüşümüzde denizde oluşan kirliliği görünce ilk ağzımdan çıkan şey " Hay o atan elleriniz kırılsın, evlerinizi lağımlar bassın " olsa da frenliyorum kendimi...
Gerek denizden, gerekse de karadan takviyeli temizlik yapılsa emek verilse de maalesef her bir geminin, teknenin peşine bir kontrol teknesi koymak da mümkün değil. O halde iş insanlığa kalıyor, çevre, doğa, Boğaziçi sevgisine kalıyor.
Beykoz gibi girintili çıkıntılı, koy, körfezi olan sahillerde bu çöpleri, kötü görüntüleri görmek üzüyor insanı...o masmavi suları kirletenlere en ağır cezalara verilmeli ki, çöpünü poşete atıp karaya çıktığında beraberinde götürsünler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder