13 Ağustos 2021 Cuma

BEYKOZ'UN MİLLİ FUTBOLCUSU, " FINDIK ALİ " " TALİP ERCAN İLE BEYKOZ SOHBETLERİ " YAZI DİZİMİZİN KONUĞU İDİ


Beykoz Sohbetleri yazı dizimiz kapsamında Ankara’da ikamet eden ama her şeyi ile Beykoz, Çubuklu sevdalısı bir spor adamını konuk ettik.

 


Değişik kulüplerde futbolculuk kariyeri olan Ali Rıza Kayacı abimiz ile Çubukluspor Kulüp Merkezinde keyifli bir sohbet yaptık. Tabii ki Beykoz Kulüpler Birliği Başkanımız Asım Özdemir’in de bize eşlik ettiğini hatta röportajımızı takip eden bazı isimlerin de yeri geldikçe katkı babında ilettiklerini de söylemeden geçmek olmaz.


Ali Rıza Kayacan ve diğer 2 erkek kardeşi olan Tunç ve Önder Kayacı futbol ile yatıp kalkan bir çocukluk ve gençlik yılları yaşamış. Tunç Abimiz Spor Akademisi Mezunu olarak işin Medya boyutuna geçiş yapmış ve Türkiye’nin Futbol Dünyasındaki önemli otoriteleri arasında yerini almış. TRT ile başlayan programlarına şu sıralar Bein Sport bünyesinde devam etmekte.



 Ali Rıza Kayacı futbola 8-10 yaşlarında adı Çubukluspor tarihi ile özdeşleşen Merhum Seyfi Babanın himayesinde başlamış. Seyfi Baba Ali Rıza ile birlikte yaşıtlarını kimi anlarda camiye götürüp namaz kıldırtmış kimi zaman ağaç diktirmiş ve de futbol ile buluşturmuş.



Onun sayesinde Çubuklu’da çok güzel zamanlarımız geçti. Çubuklu Mahallemiz o yıllarda adeta bir futbolcu yatağı idi. Tabii ki o günkü şartlar ile günümüzdeki imkanları, şartları mukayese biel etmek mümkün değil. O zamanki amatör ruh futbol sevgisi bambaşka idi…bu vesile ile Çubukluspor alt yaş grubunda futbola ilk adımlarımızı attık. Sonrasında 1969 yılında Beykoz Genç Takımında oynamaya başladım, ardından ilçemiz takımlarından Anadoluhisarı İdmanyurduspor’a geçiş yaptım. Buradan ise 1973 yılında Şekerspor’a transfer olup profesyonelliğe geçiş yaptım. Beni Şekerspor’a alan ise aynı takımda yıllarca forma giyen Rahmetli Güngör Sürel Abimiz idi. Takımda Yardımcı Antrenör olmuş idi. 2 sezon oynadıktan sonra İzmir maceram Göztepe’ye transferim ile başladı. 1977’de bu kez Güneye geçip Adanaspor’a transfer oldum aynı sezon Rahmetli Günay Haznedaroğlu’da Beykoz’dan Adanaspor’a geçiş yapmıştı aynı odada kalırdık. 1980 Yılında ise tam verimli oynayacak çağımda yaşadığım tiroid rahatsızlığı futbol oynamama engel olunca bırakmak zorunda kaldım.”

 

TÜRK FUTBOLUNUN “ FINDIK ALİ’Sİ “

 

“ Çubukluspor’da Hoca Mustafa, Fenerbahçe’de oynayan Aydın, Lüleburgaz’a giden Cemil, Camcı Mustafa sonra Beykoz’a geçecek olan Rahmetli Hüsamettin, Devlet Sanatçısı olan Amatör Liglerde oynayan Arif Özgülüş benim Çubuklu’dan dönem arkadaşım olan futbolculardı. Sorduğunuz Fındık lakabıma gelince…ben biraz ufak-tefek diye tabir edilecek bir fiziki yapıya sahiptim. Beykoz ve Beyoğluspor’da oynamış Erdoğan Abi vardı, o takmıştı. Erdoğan gibi Telli Hüseyin’i de anmadan geçmeyelim. Babalarımız aynı dönemim insanları arkadaşlar idi. Mesela benim Babamın lakabı da Abidin İsmail idi. Mesela İngiliz Fethi diye anılan Fethi Abi vardı, gerçekten de İngiliz Stili ile oynayan tanınan bir yetenek idi. İşte Erdoğan Abi de ben zayıf, fiziki açıdan ufak tefek çelimsiz idim, ki babamın da büyük desteği olmuştur bana, bu görüntüm nedeniyle  Erdoğan Abi Fındık Ali diye çağırırdı beni. 57-58 kilom ile 1.ligdeki en zayıf futbolculardan birisi idim. Hatta Galatasaray’ın Masörü de olan Yorgo Tagar vardı, ben ufak tefek olduğum için fiziki açıdan güçlenebilmek için kaslarım, bacaklarım gelişsin diye Vücut Geliştirmeye göndermişti. Fenerbahçe’li Alpaslan, Beşiktaşlı Zekeriyaların, Niko,Sanlı’ların, Büyük ve Çilli Mehmetlerin, Ankaragücünde Erman Toroğlu, Galatasaray’da Fatih Terim’in oynadığı yıllarda kalıplı futbolcuların olduğu sezonlarda 1.Ligde ufak tüfek yapımla futbol oynamak kolay değildi. Hele ki sahaların durumunu hiç sormayın, İnönü Stadındaki çamurlu, kömür tozlu maçları nasıl unuturum. Sağ açık oynardım genelde çim olan bölgelere kaçardım, topu kontrol etmek çok zordu. Karşımdaki futbolcular fizikli olduğundan çevik ve hareketli olmak zorunda idim. Şimdilerde futbol fiziğe dayalı oynanmakta. Şimdi imkanlar, şartlar çok iyi ancak futbolcu zor yetişiyor. Bugün topa vuran futbolcular bile amatör liglerde iyi paralar alabilmekte. Profesyonellere zaten yanaşılacak gibi değil Euro, Dolardan geçilmiyor rakamlar…oysa bizim zamanımızda gerçekten de paraya pula bakılmazdı…3 Büyükler ile İstanbul’da maç oynayacağımız zaman uyuyamazdım heyecandan…çok ilginçtir oynadığım takımlar içinde en çok yendiğimiz takımlar da onlar olurdu. Maçlardan sonra anca aklımıza gelirdi pirim falan, amatör ruhla profesyonel mücadele yapardık. Bir zamanlar Metin Oktay’ları seyrederken, onlar gibi olmak isterken gittiğimiz statlarda maç yapmanın heyecanını yaşadık.”

 


CUMHURBAŞKANIMIZ ERDOĞAN’DA ÇUBUKLU SAHASINDA OYNAMAYA GELİRDİ

 

“ Anadoluhisarı’ndan Şekerspor’a gittiğimde 19-20 yaşlarında idim…tabii o zamanlar İstanbul dışına o yaşlarda göndermek istemezdi aileler ama  önce de ifade ettiğim gibi Arap Güngör gibi aile görüştüğümüz bir büyüğümüz Şekerspor’da Jübilesini yapıp yardımcı antrenör olduğundan gözü arkada kalmamıştı ailemin. Arap Güngör Yaz döneminde Çubuklu Sahasındaki Futbol Turnuvalarına katılan bir isim idi, onun dışında Kaleci Nihat Akbay, Fenerbahçeli Cemil Turan, Boncuk Ahmet, Çakal Mustafa, Hoca Mustafa, Beşiktaşlı Nevruz, Fenerbahçeli Sabahattin, Rahmetli Önder, İsa Ertürk hatırladığım ilk aklıma gelenler, bir de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da o sıralar Erokspor ve İETT’de oynarken gelmiştir Çubuklu sahasındaki Yazlık Turnuvalara. O zamlar karşı yakada Bakırköy’de Zuhuratbaba, bu yakada Çubuklu turnuvası çok ilgi çekerdi. Çubuklu’daki maçları izlemeye en 2-3 bin kişinin geldiğini söyleyebilirim. Burada 70’li yıllarda 4-5 sene üst üste devam eden bu turnuva maçlarını menajerler, takım temsilcileri de yakından takip ederlerdi, oynayan pek çok futbolcu daha sonraları üst düzey takımlarda oynamıştır. Mesela bizim Aydın önce Lüleburgaz ardından Bolu ve sonrasında gittiği, Didi zamanındaki Fenerbahçe’de yıldızlaşan, takımı şampiyon yapan isimlerin başında gelmiştir. Şunu da eklemek isterim 3 büyüklerden gelen burada oynayan futbolcular dahi söylerdi, burada oynadıkları maçlardaki keyifleri hiçbir yerde alamadık diye.”

 


HAVA NE KADAR SICAK OLURSA OLSUN MAÇ ESNASINDA SU İÇMEK YASAKTI

 

“ 4 büyük şehirde değişik takımlarda forma giymek ve anılar biriktirmek gerçekten de keyifli idi. Özellikle Adana’da kaldığım 3 yılda müthiş sıcaklar vardı. Nitekim bu sebeple guatır rahatsızlığı da ortaya çıktı. Şimdiki gibi gece maçları da oynanmazdı. Ağustos ayında 40-41 derecede Saat 3’de maça çıkardık. Şimdi gece yapılan maçlarda bile 15 dakikada su molaları verilmekte. O zamanlar maçlarda zaten su içmek ne mümkün. Su içmeyin dalağınız şişer derlerdi, yıllarca bu durum devam etti. Hatta bir anım var anlatayım, 1975 yılında Göztepe’de forma giyerken Antrenörümüz Fenerbahçe’ye şampiyonluk yaşatan Oscar Olt idi…Temmuz sıcağında sabah bizi kaldırır özellikle su içmemizi isterdi…oysa biz kesinlikle su içilmez dalak şişer denen nesilden gelmiştik. Erken idmana çıkardık sıcaktık baktık saha kenarında kasalar dolusu su var, şaşırdık ne oluyor diye, sonuçta profesyonel ligde oynuyoruz görmemişiz bu durumu. İdmanlarda belli aşamalardan sonra haydi su içmeye demekte. Sonradan düşününce idman ve maçlarda su kaybı yaşıyoruz, direncimiz düşmekte yapılan gayet mantıklı olduğu ortaya çıkmakta. Şimdilerde daha maç başlamadan su içen futbolcuları görüyoruz, gelişmişlik o kadar azdı ki bir cehaletten de söz edilebilir. Bahsettiğin Kaleci Ali’ye gelince Türkiye’nin Turgay Şeren’den sonra gelmiş geçmiş en iyi kalecilerinden birisi idi. Göztepe demişken farklı bir anımı daha anlatayım. Benim Göztepe’ye geldiğim  sezon Ali Artunar ayrılıp Beşiktaş’a gitti. Onun yanında bir de Küçük Ali vardı takımda. Rahmetli Gürsel Aksel yahu dedi Kaleci Büyük Ali var, Küçük Ali var ben fındık Ali’liğim var am bu da Minik Ali olsun dedi. Hocamız takım esamesini yazarken minik Ali diye yazardı.



 

GALATASARAY’A TRANSFERİM SON ANDA YATTI

 

“ Ben Galatasaray takımında forma giymek istiyordum. Kaleci Rahmetli Bilgin ile Çubuklu’da denize girerken telefon gelmiş rahmetli Bülent Eken seni Galatasaray’a alacağım telefonumu beklesin diye haber göndermişti. Göztepe’de oynuyordum, Adanaspor’un da listesinde idim. Şekerspor’dan takım arkadaşım Caner’in Ankara’da Jübile maçı vardı Galataaray ile Ankara’da, Caner G.Saray Menajeri Turgan Ece’ye sana çok iyi bir sağ açık önereceğim demiş. Hatta santrafor Gökmen’e 15.20 tane kafa golü de attırır demiş. Tamam falan diyorlar ben de çok umutluyum oynamak için. Tabii bende bir heyecan Bülent Abiden telefon bekliyorum, şimdiki gibi cep telefonları da yok…kısmet olmadı, Amatör Milli Takımdan yedeğim Öner Kılıç ile anlaşıldı. Şekerspor’da oynarken de Beşiktaş’ta Alman Buck Hoca zamanında kendisinin transfer listesindeki isimlerden birisi idim…çok isterdim büyük takımlarda oynamayı ama  kısmet olmadı. Galatasaray işi olmayınca Miliç’li Adanaspor’a geçiş yaptık, transfer oldum. “

 


Bu arada yeri gelmişken hatırlatalım Kayacı kardeşlerin Ali Rıza işe birlikte diğer ikisi de futbolun içinde olmuşlar hep. Hatta Ali Rıza ile birlikte aynı dönemlerde futbola başlayan Demir Kayacı Şekerspor’dan sonra Göztepe’de de aynı formayı kardeş kardeş giymişler. Demir Galata’da, Şekerspor’da forma giydikten sonra Ali Rıza Abimiz ile birlikte Göztepe’ye geçiş yaptıktan sonra Menisküs Sakatlığı yaşamış. O dönemlerde Fenerbahçe’li Alpaslan Eratlı da aynı sakatlığı yaşamasına karşın 1 aylık süreçte iyileşip Mili Takım ile maça çıkarken, Demir fazlaca önemsemediğinden olsun futbola veda etmiş. Ali Rıza Abimizle birlikte Amatör Milli Takımda da görev yapmış.

 


NEDEN ANTRENÖR YAPILMADI!

 

Adanaspor’da yaşadığı sağlık problemi dolayısı ile futbola veda eden ama Profesyonellikten Amatöre de dönüş yaparak semtinin takımı Çubukluspor’da forma giymeye başlar. Hem yeni doğan kızı hem de iş saatlerinin uyuşmaması nedeni ile Koço Nusret tarafından çalıştırılan Çubukluspor’da antrenmanları aksatmaya başlar. 34-35 yaşlarında Mor-Sarılı takımda forma giyerken Anadoluhisarı Sahasında oynanan Beylerbeyi maçında kardeşi Tunç ile birlikte sahadadır. Rakibine yaptığı faul sonrasında tabiri caizse o sıralar çiçeği burnunda bir hakem olan Ahmet Çakar’dan Sarı Kart görür…başlar söylenmeye, itiraza, hakem de daha çok genç ya yüklendikçe yüklenir. Ne de olsa yıllarca profesyonel liglerde oyanmış bir isimdir …

 


Sen beni oyundan atmak istiyorsun ha, diyerek okkalı bir küfür de savurunca bu kez Ahmet Çakar direk Kırmızı Kartı gösterdi bana. O da ne kardeşim Tunç da buna isyan edince bir Kırmızı da ona artık ağzımızın ayarı iyice kaçmıştı. Futbolcu arkadaşım Nevruz Şerif bir gün aradı – Haydi Antrenörlük Kursu açılmış gidip kayıt olalım – dedi. Gereken evraklar ile kayıt başvurumuzu da yaptık. Bir süre sonra Federasyondan Antrenörlük yapamayacağıma dair yazı gelmez mi? Neden acaba derken sorduk soruşturduk hani o Beylerbeyi maçında gördüğüm Kırmızı Kart var ya, işte o maça ait yazılan rapor ile 7 ay ceza almışım o çıkmış. Sonradan öğreniyorum ki 6 ay ceza alsam kurtulacağım antrenör olabileceğim, ama bilerek 7 ay yazmışlar ki olmamayım diye…profesyonel bir futbolcu olarak yapmamam gereken bir tepki, hata yapmıştım. Kendi özeleştirimi yaptım yapmasına da Antrenör olmak da fazla kafamda yoktu. Zor bir iş, futbolcu iken maçı oynayıp çıkıyorsun ama Antrenörlükte sorumluluk çok ağır. Farklı bir sektörde geçti iş yaşantım “

 

İkili gittikleri Göztepe’de Gazetelere özel haber olmuş vaktiyle…yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi Kayacı Kardeşlerin 3.İsmi Tunç Kayacı Beykoz Takımında oynamış ama sonrasında işin medya boyutunu tercih edip halen Bein Sport kanalında yorumcu olarak görev yapmakta.

 

Beykoz İlçemizden yetişen bir Milli Futbolcuyu konuk ettik…oynadığı mevkide en iyilerinden biri olması defalarca haftanın karmasına girmesi hatta Haftanın Futbolcusu olması ile kanıtlanmış bir yetenek o…Ankara’dan her gelişinde saatlerce Beykoz’u dolaşan bir sevdalı…eski dostlarını hiçbir zaman ihmal etmeyen irtibatı kesmeyen bir eski futbolcu.

 

TALİP ERCAN ÖZEL HABER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder