8 Aralık 2018 Cumartesi

BEYKOZ'UN MANEVİ ÖNDERLERİNDEN HACI OSMAN EFENDİNİN KABRİNİ ZİYARETTE İDİK

Beykozlu Hacı Hafız Muhammed Osman Akfırat Hazretleri

Beykoz İlçe tarihinde iz bırakan iki isimden biri olarak anılmakta...bir yanda spor dünyasından, tam bir Beykoz Sevdalısı, Beykoz Spor Kulübünü duyup da onun adını duymayanın olmadığı Kelle İbrahim... 






Bir diğeri ise ilçesinin Manevi Önderlerinden olan, yaşadığı dönemde tüm Beykozluların hangi görüş, düşünce ve memleketten olsun sevip, saydığı, düşüncelerine değer verdiği bir büyük Din Alimi Hacı Osman Efendi...

Beykoz Yalıköy'de bulunan Hacı Ali Caminde tam 43 yıl vaaz vermiş olan mübarek zatın ismi vefatından sonra Hacı Osman Efendi Cami adını almıştır. Ramazan aylarında yaşadığı dönemde Teravih Namazlarını Hatim ile kıldırmış olduğundan yine vefatından sonra da camide bu günlere gelinceye değin Teravih Namazaları Hatim ile kılınmaya devam edilmekte.

İşte bu mübarek zatın cenaze merasimi de adına, şanına, büyük ilmine uygun olmuş ve Eyüp Sultan Mezarlığına naaşı gömülmek için götürüldüğü anda Beykozlular kendilerinde büyük bir iz bırakan bu mübareği son yolculuğuna binlerce kişi ile bir rivayete göre de o yıllarda görülmemiş bir kalabalık ile uğurlamışlardı. O günleri yaşayanlar Beykozlular bulabildikleri her deniz aracı ile Eyüp Sultan Sahiline kadar gitmişlerde...deniz sayısız tekne ile doldu idi demekte.

Biz de bu mübarek insanı ne zaman Eyüp Sultan'a yolumuz düşse ebedi istirahatgahında ziyaret edip manevi havasından feyz alma düşüncesinde olduk. Eyüp Sultan Mezarlığından Piyer Lotiye kadar uzanan yol üzerinde hemen hemen bu güzergahın ortalarında sağ tarafta  bulunmakta Din Aliminin Kabri...

1881 yılında Medine’de doğmuştur. Temiz soyu Allah Rasulü’ne (s.a.v.) ır. Yöre adetleri gereği, doğduktan sonra, kundak halinde, altı saat Türbe-i Saadet’te bırakılmıştır.

Muhammed Osman Efendi, Kur’an-ı Kerim öğrenimine Ravza-i Mutahhare’de başlamış, ilk ve orta tahsilini de yine Medine’de yapmıştır. Hafızlık şerefini hayatının sonuna kadar korumuş, teravih namazlarını yıllarca hatimle kıldırmıştır. 

Çocuk denilecek yaşta babasını kaybeden Osman Efendi, bundan sonra kendisini dinî ilimlerin tahsiline vermiş, on yedi yaşında tahsilini ilerletmek için İstanbul’a gelmiş, Fatih semtindeki Çırçır Medresesi’ne girmiş, bu medresede yıllarca tahsil­den sonra icazetini almış, daha sonra aynı medresede müderris olarak göreve başlamış, hayli talebe yetiş­tirmiştir.

Bir yandan da Müslümanları vaaz ve sohbetleri ile irşada başlamış, Beykoz Hacı Ali Camii’nde kırk üç yıl aralıksız vaaz ve nasihatte bulunmaktan başka, yirmi dokuz camide daha irşad görevini sürdürmüştür. Kendisinden manevî ders almak isteyenlere, Cenab-ı Peygamber’in ümmetine talim buyurduğu dualardan dersler yazarlardı. 

Bazılarına: “Kafirun Suresini her gün ikişer yüz defa okumaya devam edersen imanın kuvvetlenir. Hızır Aleyhisselam sana mürşitlik eder” buyururlardı.

Bazılarına Ayet-el Kürsi’yi ellişer, yüzer defa okumalarını tavsiye eder, bazılarına da sabah namazından sonra: Estağfırullâh el=Azm 100 defa, Selâvâtı Şerife 100 defa Lafza-i Celâl (Allah ism-i şerifi) 400 defa Râbıta-i Şerife 20 defa ölçüsünde ders talim buyururlardı. 

1967 yılında ebediyyete intikalleri, İstanbullular’ı ve bilhassa Beykoz halkını derin acı ve teessür içinde bırakmıştır. Çünkü Allah Rasulü (s.a.v.): “Bir alimin ölümü, bir alemin ölümüdür” buyurmuşlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder