31 Aralık 2020 Perşembe

TALİP ERCAN, " BİR DAHA HATIRLAMAMAK DİLEĞİMİZLE..."

 


Genel anlamda bakacak olursak hiçte hatırlamak istemeyeceğimiz bir yılı geride bıraktık...tabii ki bu süre zarfında mutluluk yaşayanlar da oldu, evlenenler, ilk çocuklarını kucaklarına alanlar, yaşadığı hastalıktan, ödemek zorunda olduğu borçtan kurtulmuş olanlar, gerek bireysel, gerekse de takım sporlarında şampiyonluk yaşayanlar da olmadı değil ama yine de çok kötü anılacak bir yıl olduğu da bir gerçek 2020 yılının...

Biten her yılın ardından herkes, her kurum ve işyeri kendi yaşadıklarını da dikkate alıp değerlendirmelerini yaparlardı. Beykoz Haber 1908 olarak bakacak olursak bütün kötü yaşanmışlıklara karşın her gün değişik haber paylaşımlarımız ile yoğun bir haber akışımız oldu. 

Hatta Beykoz İlçemizde en çok takip edilen Haber Sitesi olmasak da 1 yıl içinde en fazla haber giren Web Haber Sitesi olduğunu gerçeği ortada durmakta. Bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan okuyucu kitlesi olduğu kadar, kendi açısından ilginç dikkat çeken paylaşım anlarımızda aramızda olanlar da vardı.

2020 Yılında Pandemi Süreci ilk başladığı günlerden itibaren Nostaljik Beykoz Haberlerimiz ile müthiş bir takipçi oranı yaşadık. Tabii ki 40 yıldır gözümüz gibi baktığımız, Abim Muammer Ercan ile birlikte tuttuğumuz Beykoz Spor Kulübü Özel Arşivimizi siz değerli okuyucularımızla paylaşıma açmamız bu takipçi oranımıza pozitif anlamda katkı sundu.

Pandemi sürecinde ilerleyen aylarda bu kez değişik kaynaklardan ki 1912 yılına kadar indik, Beykoz Spor Kulübü ile ilgili gazetelerde çıkan haberleri aktarmaya başladık. 1930-40'lı yıllardan yoğun bir mesai harcayarak bulduğumuz haber paylaşımlarımız fazlası ile ilgi çekti. Zaten tamamına yakını kamuoyunda ilk kez yayınlanmakta idi.

2020 Yılında güzel bazı haberler de almadık değil...mesela Beykoz 1908 Futbol Takımı Federasyonun aldığı karar neticesinde Bölgesel Amatör Lige yükseldi. Bu sezon daha maçlar oynanmadı, oynanacağı da meçhul olsa da elimizde kapı gibi tescillenmiş Bölgesel Amatör Ligde olduğumuzun belgesi, hakkı da var.

Şu pandemi sürecinde ilçe sakinlerinin tamamına yakınından bir tandık, bir komşu, bir yolda rast geldiği ve  de ailesinden nice insanlar vefat edip aramızdan ayrıldı. Her ne kadar bir sene önceki yani 2019 yılında Beykoz İlçesinde vefat eden insan sayımız ile 2020 yılında vefat eden insan sayımızı karşılaştırmak gerekir.

Çevremizde hatta ailemizde o kadar çok şeker, tansiyon, mevsimsel hastalıklardan dolayı ,  kalp hastası olan ya da bağışıklık sistemi zayıf olan yüzlerce, binlerce Beykozlu vardı. Bunların tamamını Covid 19 Kaynaklı ölüm istatistiğine dahil edilip edilmediği konusunda insanlarımızda şüpheler de yok değil. Dediğim gibi 2019 ve önceki yıllar ile 2020 yılında vefat edenlerin oranlarının mukayese edilmesi bence gerekmekte. 

Bunu Türkiye geneline de uyarlamak mümkün....ben bunca yıldır medyanın içinde olan ya da hali hazırda bir haber sitesi sahibi olarak yukarıdaki oranları, karşılaştırmaları yapan bir yayın duymadım işitmedim. Türkiye İstatistik Kurumunun varsa bu tür paylaşımlar herkese açıklaması gerekmekte.

Tamam ortada bir salgın var, herkese de bulaşmadan da gitmeyecek de...ancak dünya  üzerinde yaşanan gelişmelere bakıldığında ters giden bir durum var. Dünyayı kendi babalarının çiftliği gören bir yapı var ve ilk hedefleri dünya nüfusunda azaltıma gidilmesi. Savaş, deprem, yangın şu bu bu rakamı yükseltemeyeceği için de sanki bir şeyler oldu.

Televizyonlarda gece yarılarından sonraya bırakılan birçok analiz programları var...şahsen hiçbirini kaçırmak istemiyorum. Gerçi bu programları izleyenlere paronayak olarak bakılmakta. Özellikle yaşlı kesimin ölmeleri için özel bir çaba var gibi. Konuşulan o ki yaşlı kesim aile bağlarının kuvvetli olduğu günümüzdeki son nesil olmuş durumda.

Karı-Koca çalışan Aile fertleri çocuklarını ya bu dediğimiz kendi anne-babaları olan yaşlı kesime bırakmakta ya da anaokulu türü yerlere. Yeni nesil annelerin zaten çocuk sesine tahammülleri maalesef yok 1 yaşındaki çocukların susmaları için cep telefonları, tabletler o minik ellere verilmekte. Aynı anda annesi de şöyle İnstagramda -Merhaba hanımlar, merhaba arkadaşlar - diye başlayan tüketici toplumun yeni nesil görevlilerine bakabilsinler, aile bütçelerinde delik açabilsinler.

Evet hanımlar bu tencere çok farklı hiçbirine benzemiyor, şu pasta tarifi var ya eşssiz diye başlayan cümlelerin ardından, hayda saldırın bakalım kredi kartlarına...evinde 5 tenceresi varken, 6-7-8 neden olmasın, çünkü o karnıyarığı çok daha iyi pişiriyor...

Evet konuyu, yazıyı uzattıkça uzatıyoruz ama yazmadan da duramıyorum dostlar...bu kadar çok tüketim toplumu olan, kötü, kara günler için bir yere bir şeyler koymayanlar kaldı mı ortada? her sene cep telefonunu değiştirenler kaldı mı şimdi cebinizde para, çalışacağınız iş?

Bu daha iyi günlerimiz...bakın siz ne kadar aman ha bu sene kış kışlığını yapmadı doğalgazdan tasarruf ettik diyedurun sular çekildi her yerden...hatta bir dostumuz geçenlerde yaptığımız bir haber sonrasında yani Onçeşmelerin suyu neden kesildi haberimiz sonrasında ;

- Ulan sen neyin derdindesin biz neyin derdindeyiz, Onçeşmelerin suyu boşa akıp gidiyor bir zamanlar anladık Şişe Cam Fabrikasında kullanılırdı borularla alınıp, şimdi ....çımızı  yıkayacak suyun hesabını yapıyoruz be...

Demesi ile ben bile düşünüp durdum, tamam Onçeşmelerin sembolü ayrı, Beykozlular için değeri ayrı da boşa akıp giden suyu varken, acaba bir devir daim sistemi mi kurulsa da belirli oranda su ile bu iş yapılsa diye de aklımdan geçmedi...varsın yıllardır kana kana içtiğimiz suyu içilmesin ancak biz o suyun şırıltısını işitmeye devam edelim...

Ne yazık ki artık günlük yaşamaya başladık, gelecek ile ilgili planları bugün Türkiye ve Beykoz'un en zengin insanları bile yapamıyor...bu durum insanlarımızı dinlerine dönmeye, ibadetlere yönelmelerine neden olmalı iken tam tersi olmakta...hayatları boyunca Ben Müslümanım deyip de Kutsal Kitabımız Kuran-ı Kerimi bırakın arapçasından Türkçe Mealinden okumamış milyonlarca insan var.

Öylesine sanal bir aleme hapsedildik ki...haftanın 7 gününe yayılan diziler ile yaşıyoruz...Mesela hadi devlet kanalı diye örnekleme yapalım Pazartesi Büyük Selçuklu izleyip Sencer bu kez ne yapacak, Melikşah gerçekleri görebilecek mi derken, Salı Günleri Masumlar Apartmanında Safiye bu bölümde neler yapacak, Çarşamba günü Benim Adım Melek ile Gaziantep'de yaşıyor sanacağız kendimizi, Perşembe günü bu kez Muğla'da bulacağız Kalk Gidelim ile Cuma Abdülhamit'e kilitleneceğiz, Cumartesi Gönül Dağı ile Anadolu'nun Bozkırlarına uzanacağız, Pazar ise Paşabahçe'de çekimi olan Arıza ile geçecek dakikalar... sonrasında bu kısır döngü devam edip gidecek.

Öte yandan günler o kadar hızlı akıp gitmekte ki Kıyamet Alametlerinden biri de bu ...zaten yüksek binalar çoktandır var...yalan yaşantıda normal bir hale gelmiş durumda....ibadet mi ?Cuma Namazlarına bile aman ha zaten Pandemi de var arada mesafe uygulansa da kalabalığa girmeyim deyip meydanlarda, çarşıda yan yana dip dibe sohbetlerin belini kıran bahanecilerden oldukça fazla var...

Allah sonumuz hayreyleye...beni fazla tutmayın evde hanım Zuhal Topal ile Mutfaktayızı açtı !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder