21 Şubat 2021 Pazar

TALİP ERCAN " BİR İNSAN FUTBOLDAN NEDEN BIKAR, HATTA NEFRET EDER HALE GELEBİLİR? "


Evet dostlar, başlıkta da ifade etmeye çalıştığım gibi bir insan hayatında önemli bir yeri varken futboldan soğur, bıkar hatta ve hatta neden nefret eder...işte son aylarda yaşadığım da tam da bu ruh halimin belirtileri olsa gerek...

Kendimi ilk hatırladığım anlarda yani çocukluk yıllarında Abim Muammer Fenerbahçe, ben ise Galatasaray Formasını giymiştim...çocukluk işte daha 7-8 yaşlarında hadi diyelim 8-10 yaşlarında olsa gerek...belki de annem ya da babam bu formaları aldı bizlere giydirdi...

O gün bugündür yaş oldu 52 futbolsuz bir hayat geçmedi...çocukluk ve gençlik yıllarında toprak sahalarda geçen futbol günlerimizde ne yazık ki lisanslı bir futbolcu olamadık...belki ısrarcı olsa idik, antrenmanlara giderdik.

Eee diyeceksiniz hiç futbol oynamadan futbol yazarlığı ya da spor medyasındaki ahkam kesmeleriniz ne ola ki diyeceksiniz...orası başka iş...Beykoz Futbol Takımının takip etmeye başladıktan sonra ortaokul lise çağlarında daha bırakın maçlarını antrenmanları izlemeye giderdim. Yani bu güne değin sayısız Teknik Direktör ve Antrenörün antre ettiği çalışmaları kenardan takip ettim. 

Belki bu işin okul tarafını eğitimini alamadık ancak, alaylı bir antrenör de sayabilirim kendimi. Ancak herkesin bildiği sevdiği işi yapmasından yanayım...benim sevdiğim iş te maçlara gidip fotoğraf çekmek, bir medya mensubu olarak yorumlamak.

Ancak son yıllarda bir bıkkınlık hali geldi...hele ki Beykoz Futbol Takımının Amatör Liglerde maçlarını takip etmek adeta kahretti beni...haa işin sen kumda oyna biz yine yanında olur, izlemeye geliriz türü klasik bir bakış açısı da bir yerlerde duruyor durmasına da bir türlü futbol sevgim geri gelmiyor.

Beykoz Futbol Takımının dün oynadığı takımlara bakın bugün oynadığı takımlara bakın...il dışı deplasman yapmayan binlerce taraftarı var. Konunun idari, teknik, kurum ve kişiler arası anlaşmazlık boyutlarına dalma değilim, çünkü artık çok yoruldum...zihnim ve yüreğim kaldırmıyor.

Bu sebeple ki bu Salgın Hastalık sürecinde farklı kulvarlara geçsem de yine de Beykoz Sk Nostalji Haberleri ile hem kendimi hem de sarı-siyah renklere gönül verenlere bir nebze de olsa hizmetimiz olsun dedim.

2021 Yılı ile birlikte özellikle gezi ve belgesel türü çalışmalara yoğunlaştım. Tamam Beykoz maçları oynansa gitmeyecek miyiz tabii ki gideceğiz...ama eski neşe, istek ve arzu nasıl geri gelir bilemiyorum.

Galiba artık yaşlanmaya başladık...etrafımızda birçok arkadaşımız değişik nedenlerden dolayı ebedi aleme göçüp gitti...tıpkı Yahya Kemal Bayatlı'nın en sevdiğim şiiri olan " Sessiz Gemi " Şiirinde olduğu gibi...çok seneler geçti, dönen yok seferinden...

Başımızda yeterince dert sıkıntı var, özellikle de annemin Alzaymır Hastalığı beni çok etkiledi...hayata bakış açımı değiştirmeye başladı. Zaten kendimi bildim bileli ibadetimi aksatmama gayretinde olan biri idim. Biraz da değişik konu ve insanlar arasında daha da fazla günah yüklenmemek için biraz mesafeli bir duruş yapıyorum.

Emekli olduktan sonra kendi yağım ile kimi anlarda değişik samimi dostlarımın reklam katkıları ile de olsa bir şeyler sunma gayretinde oldum. Mesleğin alaylı birisi olarak hiçbir zaman bir gazete kurmayı düşünmedim, bu yönde gelen istekleri de özellikle seçim dönemlerinde iyi rakamlar da sunsalar elimin tersi ile ittim.

İyi ama abi sen şu konuda, bu konuda yazmıyorsun...yıllarca yazdık değişen bir şey oldu mu? özellikle Beykoz Spor Kulübü ile ilgili konularda...kulüpte köklü bir değişim olmadığı müddetçe, yerel yöneticiler işe al atmadığı müddetçe de değişecek bir şey yok. Hadi diyelim bu sezon sonu TFF 3.Ligine çıktık diyelim, geçmişten kalan borçlar ne olacak? transfer hakkın açılacak mı? İddiadan ya da başka kaynaklardan gelen gelirlere haciz konmayacak mı?

Herkes kaçak güreşiyor...günler, haftalar, yıllar tıpkı Rahmetli Yücel Çelikbilek döneminde olduğu gibi geçip gidecek...ki Beykoz dışından gelen bir isim olan Murat Aydın kulübün onca borcunu ödemek istemiyor, kim yaptı ise o ödesin diyor. Ancak sosyal medyaya düşen son haber ile de memleketinin takımı olan Giresunspor'a yaptığı yardım ve verdiği destek ilçe kamuoyunda yüzlerce yorumu da beraberinde getirdi. Giresunspor'a var da bize yok mu hesabı...

İçimizden çıkan her şeyi bilen Rahmetli Çelikbilek zamanında çözülmeli idi konu, Beykoz Spor Kulübü binası Beykoz Spor Kulübüne verilmeli diye kaç yazı yazdığımı ben bile unutmuş durumdayım. Konunun tarafları hiç bir araya gelmeyi düşünmüyor, aracılık yapacak kimse de maalesef kalmadı gibi...

Konunun her bir muhatabının kendi açısından haklı yönleri var...ama bugün iktidar partisine genel ve yerel seçimlerde oy vermiş binlerce kişi bile bu konuda, yani Beykoz Spor Kulübünün yeniden ayağa kaldırılması ve kulüp binasının geri verilmesi konusunda hemfikir...

Sonuçta Murat Aydın görev bitimi sonrasında Beykoz'dan ayrılıp gidecek kalacağız baş başa...bu sebeple her bir kurum, kuruluş, eski başkan ve yöneticiler, siyasi partilerin ilçe başkanları bir araya gelip ciddi bir çalışma süreci başlatmalı.

Birileri bu işin organizasyonunu yapmalı...zararın neresinden dönülse kardır...bizler günü gelince bu alemden göçüp gideceğiz ama bari Beykoz Spor Kulübü baki kalsın...işe kesinlikle siyasi anlamda bakılmamalı ancak ortada Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın " Şu Beykoz'a bir el atın " cümlesini sarf ettiğinden beri kaç yıl geçti? neden bu kadar ihmal edildi bu konu? bu kadar çok zor mu sorunu çözüme kavuşturmak?

Sporda sponsorluk kanunu varken, bunca zengin ismin ikamet ettiği Beykoz'da stadın dört bir tarafına bunlardan konulacak reklamlar ile ya da Stat isim hakkı da verilmek sureti ile o da belli süre için ( Vodafone Bjk Stadı gibi )  çözümler bulunabilir. Herkes fedakarlık yapmak zorunda...Başkan Zeki Aksu bu kadar alacağı yıllardır haklı olarak arttırdı ise yapılır bir ödeme planı yıllara yayılır...

Geçmişten gelen alacaklı teknik adam ve futbolcular ile belli rakamlarda uzlaşıya varılabilir...vergi borçları zaten hemen her sene yeniden başlayan aflar ve yapılandırmalar ile ödenebilir...yeter ki herkes samimi olsun....inanın ben bu konuları yazmaktan bıktım usandım...sosyal medya vasıtaları ile kimse kendi kendini avutmasın, günü geçirmesin...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder